Beslenme hakkında çok soru alıyorum. Ben de ilk defa kronik bir hastalığım öğrendiğinde ilk olarak mutfağa yönelmiştim. Bana her zaman şifa sanatları ile mutfak sanatları son derece ilintili gelir. Zaten sadece ben değil, tıp tarihinin büyük üstatları da böyle düşünüyor.
Deri ve zührevi hastalıkların pek çoğu barsak sağlığı ile ilintili. Bu nedenle kimi zaman hastalarımın ellerine diyet listelerini veriyorum. Kimi zaman da ısrarla diyet soranlara yok diyorum.
Neden böyle çelişkili davranıyor olabilirim? Kimi zaman hastalığın alevlenmesini yatıştırmak öncelikli geliyor. Eve gönderirken hastalarımın ellerinde ilaçlar, kremler, yaşam tarzı değişiklikleri, spor böyle bir sürü şey olsun istemiyorum. Hastalık yatışmadan yaşam tarzı değişikliğine odaklanmak zor oluyor. Ancak kimi durumlarda diyet çok önemli oluyor. O durumda erken başlamak gerekiyor.
Tedavide diyetin yeri nedir?
Bizim dünyamızda herşey birbiri ile ilintilidir. Güneş olmazsa domates kızarmaz. Beslenme de sağlık ve hastalıkların iyileşmesi durumunda oldukça önemli.
Hastalıkların çoğunda inflamasyon dediğimiz bir iltihabi süreç tetiklenir ve bedenin, bağışıklık sisteminin bu durumla başa çıkabilmesi içib çokça çaba göstermesi gerekir. Çaba dediğimiz süreç bir sürü enzimi ve tepkimeyi içerir. Enzim ve tepkimelerin çalışması için C vitamini, selenyum, sülfür ve bunlar gibi çok sayıda vitamin, mineral gerekir. Bunları karşılamak için düzgün beslenmeliyiz.
Besinlerimizde yeterli vitamin, mineral bulunuyor mu?
Maalesef yeterli vitamin ve mineral çoğu zaman bulunmuyor. Çoğu zaman tıpkı bizim bedenlerimiz gibi vitamin ve mineral açısından fakir besinler tüketiyoruz. Demiştim ya Dünyamızda her şey birbiri ile bağlı diye. İşte bizim dünyamızda insanlarda da bitkilerde de ciddi vitamin eksiklikleri var.
Devamını yazacağım, takipte kalın!
Kommentare